Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AHLAKSIZLIK

Aşağa gitmek

AHLAKSIZLIK Empty AHLAKSIZLIK

Mesaj tarafından Laqrma 16.07.10 18:46

MODERN TOPLUMLARIN VAHİM HASTALIĞI: AHLAKSIZLIK

Prof.Dr.Coşkun Can Aktan

“Ahlak bireyin içindeki sürü içgüdüsüdür.”
Friedrich Nietzsche

Ülkemizde son yıllarda tüm toplumsal yapı ve kurumlarda bir ahlak çöküntüsünden sıkça sözedilmekte. Siyasetten medyaya, iş dünyasından bilim dünyasına kadar tüm toplumsal katmanlarda deformasyon ve dejenerasyon sözkonusu olduğu ve sonuç olarak toplumda kirlilik ve yozlaşmaların giderek yaygınlaştığı ve kurumsallaştığı tartışılmakta.

Hiç şüphesiz ahlak, ne bugünün sorunu ne de sadece ülkemizin. İnsanların topluluk halinde yaşadıkları en eski çağlardan günümüze değin, ahlak her yerde bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmüş.

AHLAK NEDİR?
Ahlak, toplumsal yaşamda belirli kişi, grup ya da tüm toplum için belirli zamanda ve yerde geçerli olan (ya da geçerli olması beklenilen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütününe verilen isim.

Tarihin hiç bir döneminde herkes için genel geçerliliğe sahip ahlaki norm ve kurallar olmadığı gibi, her yerde ve zamanda genel geçerliliğe sahip ahlaki kurallar da varolmamıştır. Antik çağ Yunan düşünürü Protagoras’a göre “insan herşeyin ölçüsü” dür. İyi ve kötü, doğru ve yanlış insandan insana değişir. Liberal düşünür Mandeville’ye göre insanın kendi çıkarı olmazsa, toplum yararına ve ahlaka uygun davranması sözkonusu olmaz. Alman filozof Nietzsche ise insanın doğal bir varlık olduğunu ve insanlar için ahlaki norm ve ölçüler koymanın saçma ve gereksiz olduğundan sözeder. Toplumu oluşturan bireylerin mental ve kültürel yapısının aksiyolojik (ahlaki değer yargılarının özü ve niteliğinin) ve sosyolojik bir tahlilini yaptığımızda değişik ahlak felsefelerini gözlemleye biliyoruz. Örneğin, kendisinin veya en fazla ailesinin ve yakınlarının mutluluğu dışında toplumsal sorunlara ilgisiz duyarsız-kayıtsız bir çok insanı görebiliriz. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”, “gölge etme başka ihsan istemem” şeklinde ifade edebileceğimiz kinik felsefeye sahip bazı kimseler Sinoplu Diyojen’in yaptığı gibi fıçı içinde yaşayarak (evde dünyanın ve ülkenin sorunlarından bihaber yaşayarak!..) mutluluğu elde ettiğini sanırlar. Bazı ilk çağ filozofları dışarıya karşı bu ilgisizliği ve ruh dinginliğini mutluluğun temel reçetesi olarak gösterirlerdi. Günümüzde de bu türde kinik felsefeyi toplumda pekala yaygın olarak gözlemleyebiliyoruz: “Sana mı kalmış?”, “sen mi düzelteceksin”, “başına dert mi almak istiyorsun”, “böyle gelmiş böyle gider”, “bir daha bu dünyaya geri mi geleceksin, bak keyfine” türünden kinik mentaliteyi maalesef bir çok insanımızda görebiliyoruz.

KİNİK MAYMUNLAR
O meşhur “görmedim, duymadım, konuşmadım” insan karakterlerini simgeleyen üçlü maymun bibloları da yukarıda belirttiğimiz kinik ahlak felsefesini yansıtıyor. Suya sabuna el dokunmaktan korkan bu tür maymunlar toplumumuzda maalesef az değil!

Ya hedonistlere ne dersiniz? Aristippos gibi “haz veren şey iyi, acı veren şey kötüdür” deyip sadece kendi mutluluğunu, çıkarını ve faydasını düşünen kimseler de ahlak mozayiğinde “ahlaksızların” ayrı bir kategorisini oluşturmuyor mu? Bugün modern toplumların vahim hastalığı bireylerin kanaatimce kinik-hedonist ahlak felsefelerine sahip olmalarıdır. Paparazzileri, Jackson ve Madonna konserlerini sempati ile izleyen “seyirci toplum” üyeleri maalesef Bosna-Hersek gibi insanlık dışı katliamları, terör ve diğer sosyal ve ekonomik sorunları “apathy” (ilgisizlik) ile izlemektedirler. Bu ilgisizlik-duyarsızlık-kayıtsızlık kişilerin kendi ahlak felsefelerini yansıttığı kadar baskıcı-yasakçı pratoryanist devlet anlayışının da bir sonucudur. Depolitizasyon ve gizlilik bilinçli olarak vatandaşları siyasal katılım ve siyasal ilgi dışında tutan devlet politikalarıdır.

KANT AHLAKI
Kanaatimce bugün ülkemizin temel sosyo-kültürel problemlerinden birisi kinik bir toplum yapısına sahip olmasıdır. Bu kinik felsefeden sıyrılıp Kant Ahlakı’na sahip olduğumuzda tüm toplumsal sorunların üstesinden geleceğimize inanıyorum. Kant Ahlakı, bir bireysel sorumluluk ve ödev ahlakı anlayışıdır. Kant Ahlakı’na sahip olmadan, toplumsal diyalog ve uzlaşmanın gereğini ve önemini kavramadan toplumsal sorunlarımızı çözmek çok güç ve hatta imkansızdır.

LİBERAL AHLAK
Bugün modern toplumlarda yaşanan ahlak erezyonu postmodernist bir ahlak felsefesine olan ihtiyacı artmıştır. Postmodern toplumda ahlak, liberal değerlere ve erdemlere ulaşmak amacındadır. Liberal ahlak öğretisinde “serbestlik/özgürlük” temel ilkedir. Zorlayıcı bir gücün dışarıdan ahlaki ölçüler ve normlar koyması Nietzsche’nin deyimiyle saçma ve gereksizdir. Ahlaki değerler bireylere aittir. Ancak, birey eylem ve davranışlarında başkalarına zarar vermemek koşuluyla özgürdür. Serbestlik, liberal bir toplum için “sine quo non” (olmazsa olmaz) bir ilkedir. Liberalizmin ekonomik düzen modeli olan serbest piyasa ekonomisi iddia edildiği gibi “köşe dönmecilik” düzeni değildir. “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” şeklinde ifadesini bulan Vahşi Liberalizm ya da Vahşi Kapitalizm yakıştırması da serbest piyasa ekonomisine haksız bir ithamdır. Başında “serbest” sıfatının bulunması, serbest piyasa ekonomisinin “başıboş piyasa” olduğu anlamına gelmez. Rekabetçi bir piyasa ekonomisinde üreticiler piyasada varlıklarını sürdürebilmek için daha kaliteli ve daha ucuza mal ve hizmet sunmaya özen gösterirler. Bu bakımdan gerçekçi bir piyasa ekonomisinde rekabet kurumu iş ahlakının tesisine yardımcı olur. Serbest piyasa ekonomisinde devletin temel görevlerinden biri rekabet hukukunu oluşturmaktır. Oyunun kurallarını ihlal eden, haksız ve yıkıcı rekabete yol açan, bireyin ve toplumun ahlaki değer yargılarını zedeleyen faaliyetler devlet tarafından cezalandırılır. Hemen belirtelim, ülkemizde rekabet hukukunun olmaması, serbest piyasa ekonomisinin ahlaksızlığa yol açtığı şeklinde yanlış bir inancı toplumda yaygınlaştırmıştır.

Liberalizm bir açık toplum düzenidir. “Açık bir pencereden temiz hava ile birlikte sinek de girebilir.” Açık ve serbest bir toplumda ahlaki değer yargılarını hiçe sayan kimseler önce toplum tarafından cezalandırılır.

HOMO ECONOMİCUS
Öte yandan liberalizmin “homo economicus” ilkesi de maalesef gayriahlaki bir değer olarak tanıtılabilmektedir. Bireyin kendi özel çıkarlarının ve faydasının peşinde koşması “egoizm”, “opportunizm” ve “bencillik” gibi kavramlarla kötüleyici bağlamda kullanılabilmektedir. Mandeville ahlakını, bencillik ile özdeşleştirmek son derece yanlıştır. Liberalizmi faydacı ve hedonist bir ahlak felsefesi olarak görmek de doğru değildir.

Hem liberal ekonomik düzen hem de liberal siyasal düzen özünde bir ahlak sistemidir. Bir çok liberal düşünür ahlaksızlığın temelinde gücün (iktidarın)sınırlandırılmamış olmasının yattığını savunurlar. Liberal düşünür William Pitt”in 1770 tarihinde söylediği “sınırsız güç, yozlaşmaya eğilimlidir” ve Lord Acton’un 1887 tarihinde ifade ettiği “güç yozlaşma doğurur. mutlak güç, mutlak yozlaşma demektir” sözleri liberal demokrasinin ahlak yasalarını oluşturur. Liberal düşünürler hem kamusal gücün (devleti yönetenlerin güç ve yetkilerinin) hem de özel gücün son derece tehlikeli olduğunu, bu nedenle özel ve siyasal gücün mutlaka anayasal-yasal-kurumsal düzenlemelerle sınırlandırılması gerektiğini savunurlar.

TABLO: İLKÇAĞ’DAN GÜNÜMÜZE AHLAK FELSEFELERİ
Hangi eylem ve davranışlarımız doğru veya yanlıştır? Ahlaklı ya da ahlaksız olmanın kriterleri nelerdir? Eski Antik Çağ’dan günümüze değin bazı tanınmış filozofların bu türden sorulara verdikleri yanıtları bir tablo içerisinde göstemeye çalışalım:

PROTAGORAS AHLAKI : Protagoras’ın ahlak öğretisi (İ.Ö. 482-323); İnsan her şeyin ölçüsüdür. Genel geçerliliğe sahip doğrular yoktur. Doğrular ve yanlışlar insandan insana değişir.

KYNİK AHLAKI : Sinoplu Diyojen’in (İ.Ö. 412-323) ahlak öğretisi. Ahlak ve erdem peşinde koşmak doğru değildir. Erdem tüm istek ve tutkulardan vazgeçerek yaşamaktır. Mutlu olmak için hiç bir şeye aldırış etmeden yaşamalıdır. “Gölge etme başka ihsan istemem senden” kinik felsefesinin (kinikizm) temelidir.

KİRENE AHLAKI : Aristippos’un (İ.Ö. 435-355) öğretisi. Haz veren şey iyi, acı veren şey ise kötüdür. İnsanın amacı en yüksek hazza ulaşmaktır. İnsan kendisine haz vermeyen şeylerden uzak durmalıdır. Kirene ahlakının bu öğretisine, Haz Ahlakı(Hedonizm) adı da verilmekte.

SOKRATES AHLAKI : Sokrates’in (İ.Ö. 469-399) öğretisi. İnsanın temel amacı erdeme ulaşmak olmalıdır. Erdem ancak bilgelikle mümkündür.

EFLATUN AHLAKI : Eflatun (İ.Ö. 427-347)’a göre ahlaki davranışların temel gayesi “en yüksek iyi” dir. İyilik erdem demektir. İnsanlar erdeme, bilgelik, yiğitlik, ölçülülük ve adalet ile ulaşırlar.

STOA AHLAKI : İlkçağ ahlak felsefelerinden biri olan Stoa ahlakına göre, doğru yasalar ve kurallar ancak akıl yolu ile bulunabilir. Stoa ahlakına, rasyonalist ahlak da denilmektedir.

EPİKTETOS AHLAKI : İlkçağ düşünürlerinden Epiktetos’un ahlak öğretisi. Epiktetos’un ifadeleriyle “bilge odur ki kimseyi kötülemez; kimseyi övmez; kimseden yakınmaz; kimseyi suçlamaz.”... Bu ahlak felsefesi Sekinizm olarak da adlandırılıyor.

EPİKÜROS AHLAKI : Epiküros (İ.Ö. 341-270)’un ahlak anlayışı. Epiküros’a göre mutluluk “erdem” peşinde koşmakla değil, gündelik ve yalın kaygıların ötesinde sükun ve huzurla temin edilir. Epikürizim ahlak öğretisinde iki temel ilke söz konusudur. Ataraksia (ruh dinginliği) ve Apathos (ilgisizlik).

MACHİAVELLİ AHLAKI : Niccolo Machiavelli (1469-1527)’nin ahlak anlayışı: “Amaca ulaşmak için her araç meşrudur.”

BACON AHLAKI : Francis Bacon (1564-1626)’a dinsel inançlar ve buyruklar olmadan da ahlaklı olunabilir. (Laik ahlak felsefesi)

DİNİ AHLAKI : Dini inanç olmaksızın ahlaklı olmak tümüyle mümkün değildir. Din ahlakın temelidir. Hristiyan, İslam ve diğer dinler esasen dini ahlakı savunurlar.

MANDEVİLLE AHLAKI : Bernard de Mandeville (1670-1733)’in öğretisi. Ahlak denen şey, içi boş bir kavramdır. İnsanlar kendi çıkarları olmazsa, toplum yararına ve ahlaka uygun davranmazlar.

BENTHAM AHLAKI : Jeremy Bentham (1748-1832)’nin ahlak öğretisi. “En üstün iyi” faydadır. İyiyi, kötüden ayırmak için faydalı olup olmadığına bakmalıdır. Bentham’ın “faydacı ahlak” anlayışı Hedonizmin bir uzantısıdır.

NİETZSCHE AHLAKI : Friedrich Nietszche (1844-1900)’nin öğretisi. İnsan doğal bir varlıktır. Erdem kadar erdemsizlik de normal karşılanmalıdır. Ahlaki ölçüler ve normlar koymak saçma ve gereksizdir.

KANT AHLAKI : Immanuel Kant (1724-1804)’ın ahlak anlayışı. Her yerde ve zamanda neyi yapmamız gerektiğini değil, neyi istememiz gerektiğini savunan ahlak öğretisi. “Sana yapılmasını istemediğini, sen de başkasına yapma.” Kant’a göre insanlar aynı zamanda genel bir yasa ve evrensel bir kural olmasını isteyecekleri bir kurala göre hareket etmelidir.

Kaynak: Siyasi düşünceler ve ahlak konusunda yazılmış çeşitli kaynaklardan yararlanılarak tarafımızdan oluşturulmuştur.
Laqrma
Laqrma

Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 15/07/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz