Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından werther 20.07.10 21:18

Bilimsellik zamana bağlıdır. Mesela İslamiyet'te geçen ilmin Çin'de olma meselesi İslam'ın bilimsel olduğunu değil, bilime verdiği önemi gösterir, bu doğru. Ama nasıl doğru? "Bilim" in tanımının şu andaki haline göre. Örneğin İslam'ın (diğer dinlerin) tebliğ zamanlarında ve daha sonraki uzun bir dönemde bilimin tanımı Auguste Comte'un, Descartes'in, pozitivizmin, rasyonalizmin vs. etkisi altında değildi, bütün dünyada şimdiki gibi bir bilim tanımı ve anlayışı yoktu. "Bilim adamı" denilen insan bugünkünden çok farklı şeylerle meşguldü. Mesela felsefe ile, din ile. Burada İslamiyeti diğer dinlerden ayırmak gerekir (Din derken semavi dinleri kastediyorum). İslamiyet, tebliğinden kısa bir süre sonra birtakım bilimler vasıtasıyla incelendi.Şimdi bile hala İslami bilimlerdir bunlar. Fıkıh, kelam gibi. Bunlar medreselerde okutuldu, bunları inceleyene, öğretene alim (bilim adamı)dendi. O zamanki tanıma göre yanlışlanabilirlik lafı ortaya atılsa herhalde gülerlerdi. Veya bazıları çok olumlu bulurdu. Genelgeçer bir tanım yok çünkü. Belki de ilerideki tanımlamalarla da bu dediklerimize "vay be insanlık ne süreçlerden geçmiş, bilim yanlışlanabilir olurmuş, ilginç, neyse ki şimdi geliştik artık hebelenizm (mesela) var" diyecekler. Yani durum değişkenlik arzediyor. 1400 küsür yıllık (2000, 3000 yıllık olanları da var)bir dini 300 yıllık kurallarla yargılamak biraz abes olsa gerek.

Siyasetin din, bilim ve felsefe üzerindeki etkisi

Sürekli verilen dünya düzdür örneği, çok bilindik Galilei(1564-1642)-Kilise çatışmasından ileri geliyor. Lütfen dikkat, Galilei'nin İncille bir alıp veremediği yok. Sadece o zamanki Hıristiyanlık temsilcileri, otoritelerinin kaybolmasından korkan Aristocu profesörlerin kışkırtmasıyla Galilei'yi engizisyona çıkartıyorlar ve mahkum ediyorlar (ve komik duruma düşüyorlar). Bununla birlikte Galilei'den daha önce Biruni(973-1048), Gazneli Mahmut'a dünyanın yuvarlak oluşunu açıklamakta ve onu ikna etmektedir. Hatta olay şu şekilde gerçekleşmiştir: Adamın biri (Bir seyyah) Kutup civarından dönüşte Gazneli Mahmut ile konuşur ve oradaki gece gündüz süresinden bahseder. Gazneli Mahmut, adamın kendisiyle dalga geçtiğini düşünerek onu cezalandırmak ister, fakat sonradan fikir değiştirerek Biruni'ye danışma kararı alır. Biruni, adamın anlattıklarını dikkatle dinleyerek, ilk planda "Doğru söylüyor olabilir", der. Bu konuda geçmiş yıllardaki çalışmalarının üstüne değişik gözlemler ekleyerek dünyanın yuvarlaklığını aşarak eksen eğikliğini az bir farkla hesaplar. Sonra da bu çalışmalarını hükümdara anlayabileceği kadar anlatır. Bu Isaac Newton'un başına elma düşmesi gibi bir olay olsa gerek.

Biruni'nin hayatı, İslam'ın bilimi engelleyeceğini düşünenlere verilebilecek en güzel cevaptır. Bununla birlikte aynı İslam'da bu olaydan yıllar, yıllar sonra gözlemevleri açılmasına din dışılık sebebiyle karşı çıkılmıştır (olayın gerçek sebebi ise siyasidir). Daha da yıllar sonra, 19.yy'da mühendishane öğrencileri üçgenin iç açılarının toplamını bilemeyecek kadar cahilleşmişlerdir. İslam başka İslam, Kuran başka Kuran olmadığına göre, mesele dinden çok siyasetin din üzerine, onun da bilim ve felsefe üzerine etkisinden kaynaklanıyormuş.

Dindar insanın dünyaya bakışı

Dindar insan = Yobaz insan... Bu da yanlış bir genelleme. Bu tartışma dinin dogmatik olması meselesinden ileri gelir. Bu konu bizi çok çok geniş tartışmalara götürür. Bence meseleye bütün dinler olarak değil de tek tek dinlerin incelenmesi suretiyle yaklaşılmalıdır. Ben en iyi bildiğim din olarak İslam'ı inceleyeceğim sadece. İslam'da da diğer dinlerde olduğu gibi bir tebliğ edilen-anlaşılan anlaşılan-uygulanan uygulanan-görünen görünen-görülmek istenen gibi çarpıklıklar var. Bu çarpıklıkların düzelmesi ise imkansız. Hatta içinde pek çok kısır döngü vardır. O yüzden mesele bu çarpıklıklara gelince sadece susmak gerekir.

Müslüman, bilimle barışık bir insandır. Bilimde bulunan hiç bir şey İslam'la ters düşmez, düşerse ya bilim yanlıştır, ya da biz İslam'ı anlamıyoruzdur. Bilim nasıl yanlış olur? (bkz. Atomun yapısı konusu, Atomun parçalanamazlığı gerçeği(!) konuları, 1890'lı yılların kitapları) Kaldı ki Kuran bir bilim kitabı değildir, bu tarz olaylara hiç girmez. Nedense de hep şu Adem-Havva-Evrim meselesi vardır, bu çelişkilerin başında, başka da bir şeyi kimse örnek vermez zaten. İslamiyet evrimden bahsetmiyor, ama yok da demiyor? Adem'le Havva yaratıldı, malum olaylar ve sonunda onlara "oradan inin" dendi(açın Kuranı okuyun). Belki ilk evrimleşen iki insanın bedenine gönderildiler? İnsanların zihninde niye böyle puff! gibi efektlere bir şeyler oluşuyor ki? Hem konunun önemli yeri burası değil ki. Ayrıca biyolog arkadaşlar da bilirler ki evrim ıspatlanmıştır gerçeğiyle birlikte yeni bulgular verilen tarihleri değiştirmektedir, yeni türler ve canlılar yerleştirilmektedir evrim ağacına, vs. Müslümanlar olarak, evrimin ıspatını öcü olarak görmemek, bu konu üzerinde çalışmalar yapmak, araştırmalar yapmak, eğer "yabancı cart curt din düşmaları şudur budur" dinimize zarar(?) veriyorsa, en iyisini öğrenmek ve öğretmektir. Nasıl videonun icadı dinimize zarar vermiyorsa, dünyada eskiden neler olup bittiğini bilmek de bir zarar vermez.

Evet, İslam'da da diğer dinlerde olduğu gibi deney-yargı arasında bilimle bir sıralama farkı mevcuttur. Ama dediğim gibi, Kuran'da pek öyle önceden işaret edilmiş bilimsel gerçek filan yoktur. Ya da sayılıdır, diyeyim. Hele de hiç bir bilimle ilgisi olmayan insan için anlaşılabilecek hiç bir şey yoktur. Göğün genişlemesi, cahil insan için "yüce bir laf"tır o kadar. Müslümanlar alimler de bilimi Kuran'da yazdığı için gitmiş incelemiş filan değillerdir. (Zaten artık pek bir şey incelemiyorlar da, yani vaktiyle)

İslam'da bilimin gerçekten çok geliştiği 9.yy'dan Moğol İstilasına kadar olan süreci görmezlikten gelemeyiz. O dönemde bilim adamları hakikaten kendilerini aşmışlar. Toplumda bilim anlayışı çok gelişmiş, bununla birlikte İslam da ruhi hayata olan etkilerini olumlu bir biçmde göstermiştir. Sonradan Moğol İstilası döneminde Tasavvuf tehlikeli bir boyuta gelmiş ve insanların dünya hayatını sıfırlamıştır (bu konuda bkz. Erol Güngör, İslam Tasavvufunun Meseleleri)

Bir de bilimin pragmatizm boyutu vardır ki, bunu din engelleyemez bile. Mesela din silahları yasaklasaydı, insanlar bu yasağı deleceklerdi. Niçin, çünkü o dine inanmayan adam gelip seni mızraklarla esir alacaktı. Çok dindarsın ama esirsin? Silahlarını geliştirmek zorundasın. Din ne derse desin. Veya yatak, daha rahat yatak, daha daha rahat yatak ihtiyacı gibi.Din böyle şeyleri yasaklayarak yaşayamaz, ama toplumun gelişimini de yavaşlatır. İslam'da böyle şeylerin varlığını da iddia etmeyeceksiniz herhalde? Veya iddia edecekseniz araştırıp mantık ve gerçeklerin süzgecinden geçirerek tartışmaya açın. Bilgimiz ölçüsünde tartışalım (Aslında keşke din grubumuz hala var olsaydı. Orada tartışırdık. Gerçi o da çok kötü bir hal almıştı ya, neyse).

Felsefe ise her bilime de dine de bağlı olarak gelişme gösterir. İslamiyette felsefenin ne kadar gelişmiş olduğunu anlatmaya gerek görmüyorum. Bu herkesçe malum zaten.

Bence insanlık, ilahi (tabi ben öyle inanıyorum) emirlere ve yaşama şekline uymalıdır, ahlakın, hoşgörünün, eşitliğin, adaletin en iyisini ilahi dinlerde bulacaklardır. Zaten esas mesele de dinlerin bilimle karıştırılmamaları, bu ahlaki değerlerle tartılmaları gerektiği gerçeğini kavramaktan geçiyor. Çocuklarımıza din mantığını da bilim mantığını da hakkıyla vermeliyiz. Bir şey daha vermeliyiz, o da tek düşmanın cahillik olduğu.

werther
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Geri: Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından Mantik 20.07.10 21:26

Elbette ki eski zamanin insanlarindan, bugunun bilimsel anlayisini aynen bekleyemeyiz. Fakat yeni bilgi uretmenin, ogrenmenin ve bulus yapmanin belli evrensel kurallari vardir. Gunumuzun bilimi bunlari gecmise gore cok daha iyi analiz etmis ve sistematik hale getirerek bilincli bir bicimde kullanmaya baslamistir.

Fakat eskiden de buluslar yapilmistir, ve bunun kafa karistirici bir tarafi yoktur. Butun mesele bulusu yapan zihniyetin ne oldugudur.

Buluslarin nasil yapildigi bellidir. Yeni bir bilgi ortaya cikarmak, eski bilgiyi sorgulamayi, eski aciklamadan farkli olan hipotezler ortaya cikarmayi ve bu hipotezleri test etmeyi gerektirir.

"Gulun Adi" filmindeki bilimsel kafali rahibin de yaptigi budur, kucuk bir cocugun oyun oynarken yaptigi da budur. Kucuk bebeklerin, ellerine aldiklari bir cismi evirip cevirip bakmalari, agizlarina goturmeleri, cismi saga sola vurmalari ya da cekistirmeleri, aslinda birer deneydir. Cocuk kendi kafasinda dis dunyanin nasil isledigini anlamaya calismaktadir. Kucuk cocuklar bile, bilim adamlarinin uyguladigi yontemleri uygulayarak ogrenir (ilkel sekliyle).

Dinde karsi cikilan nokta ise, imanin gerektirdigi zihniyetin, bu evrensel bilgi arttirma kurallariyla celismesidir. Dinin tesvik ettigi zihniyet, eski bilinenlerden suphe duyup sorgulamaya engeldir. Din dogrulari vermistir, bu yuzden sorgulayip deney yapmayi gereksiz kilar dinsel zihniyet.

Fakat bunu %100 basariyla gerceklestiremez elbette. Cunku insanoglunun sorgulayici yonu de vardir. Din sadece bunu zorlastirmakla yetinir. Tamamen koreltemez. Eger koreltebilseydi, insanoglunun dinsel dusunce batagina battigi karanlik caglardan cikmasi mumkun olmazdi.

Islamiyetteki Fikih, kelam, vs ilimlerine gelince, birincisi, bu konuda iddia edildigi gibi Islam'in diger dinlerden ayri tutulacak bir yonu yoktur, cunku ornegin Hristiyanlik'ta da Teoloji (din bilimi) vardir ve onlarin din adamlarina ogretildigi kurumlar vardir. Ikincisi, bu konular "bilim" degil, adi ustunde "ilim"dir. Bu ikisini birbirinden ayirmak gerek. "Ilim" tanrisal bilginin, "dinsel" bilginin adi, "bilim" ise insani aktivitelerle uretilen insansal bilginin adi. Elbette ki o donemde bilinen tek bilgi turu buydu, fakat bunu ve bu alanlarda uretilen bilgiyi, hem yontem, hem de icerik olarak din disi ("sekuler") bilgiden ayirma zorunlulugumuz var. Cunku o "ilim"lerde bilgi uretme sekli, yine dinsel kaynaklara yonelerek, onlarin yorumlanmasi, hayata uygulanmasi veya bazen onlarda verilmis bilgilerin insan algilayisina tercume edilerek Tanri'nin bilmemize izin verdigi ve bize bildirdigi bilgilerin ortaya cikartilmasi, vs. turu cabalardi. Sadece kendi algimiza ve muhakeme gucumuze guvenerek, guvenilir bilgiye temelden tavana insa etmek turunde "sekuler" bir bilgi edinme aktivitesi degil.

Musluman, bilimle barisik bir insandir demissiniz. Bu forumda yazan, kendileriyle uzun uzun tartistigimiz pek cok inancli kardesimizin kaynak olarak kullandigi ve ulkemizdeki bilimsel zihniyetin gelisimine vurdugu darbe yuzunden hem cagdas yasami ve egitimi, hem de ulkemizdeki bilimsel zihniyetin olusumu ve gelisimini olumsuz yonde etkileyen Harun Yahya ve benzeri kisilerin cabalari bu tezle hic de bagdasmiyor malesef.

Bu kisiler, ABD kaynakli "Bilimsel Yaratiliscilik" hareketinin bol miktarda yalan, iftira, demogoji ve yanlis bilgilendirme iceren, bilimsel dille suslenmis, fakat gercek bilimle alakasi olmayan, "pseudo science" (ya da "sozde bilim") urunu kaynaklarini bolca somurerek turkceye cevirmekte, ve bilim adamlarinin ulasabildiginden cok daha genis kitlelere ulasarak, ulke gencligini hem Evrim teorisi gibi gunumuzde bilimin kose taslarindan biri haline gelmis bir teorinin yanlis olduguna inandirmakta, hem de Evcimci bilim adamlarinin dahi artik bu teoriye inanmadigi gibi yalanlarla kamuoyunu yaniltip yanlis bilgilendirmektedirler.

ABD'de, bir suredir bilim adamlari ulkedeki bilimsel zihniyetin gelisimine zarar veren bu ve bunun gibi hareketlere savas acmis, ornegin TV'de yayinlanan Evrim icerikli belgesellerin sayisinda buyuk artis olmustur. Yapilan bir istatistiksel arastirma, ABD'de universite ogrencilerinin yarisindan cogunun yaratilisci oldugunu, ve ucte biri hayaletlere, olulerle haberlesmeye, uzaylilarin dunyayi ziyaret ettigine, yeti efsanesine, vs. inandigini gosteriyordu. Ayrica ayni arastirma, yaratilisciligi benimseyen genclerin kitap okumaya daha az egilimli olduklarini ve not ortalamalarinin da yaratilisci olmayan genclere nazaran daha dusuk oldugunu gosteriyordu. Bu sonuc uzmanlar tarafindan, yaratilisci inanca sahip kesimin bilimsel bilgiye karsi sergiledigi suphe ve guvensizligin bir gostergesi olarak yorumlanmisti.

Harun Yahya ve BAV grubunun yaptigi, ulkemizde de ayni tur zihniyeti yaymak ve yerlestirmektir. Hatta bunda ABD'deki yaratiliscilara nazaran cok daha basarili olmuslar, ve yeni gencligin onemli bolumunu Evrim'in bir yalan olduguna ve bilim adamlarinin bile artik bu teoriye inanmadigina inandirmislardir.

Konuyu fazla dagitmadan, tekrar islam ve bilim konusuna donelim.

"Nedense de hep şu Adem-Havva-Evrim meselesi vardır, bu çelişkilerin başında, başka da bir şeyi kimse örnek vermez zaten. "

denmis. Ayrica,

"Kaldı ki Kuran bir bilim kitabı değildir, bu tarz olaylara hiç girmez."

ifadesi de ilgi cekici.

Niyetim, kurandaki bilim disiliklari tartismaya acmak degil ama sitenin ana sayfasinda da yer alan, daha once deha arkadasimizin derleyip sundugu su asagidaki ayetlere bir goz atmanizi rica edecegim:

Allah Yeri ,Gogu ve ikisi arasindakileri 6 Gunde yaratmis ve yorulmamistir,Arsa egemenlik kurmustur. (Kaf 38 Araf 54 Furkan 59 Yunus 3 Hud 7 Ahkaf 3 Secde 4 Hadid 4).

Arsi su uzerindedir.(Hud 7-11).

Arsi tasiyan ve çevresinde tespih eden melekler vardır(Zumer 75 Mumin 7).

Melekler 8 adettir(Hakka 17)

Melekler iki, uc ve dort kanatlidir.(Fatir 1 )

Gok boslugunda kuslar vardir(Nahl 79).

Yeri 2 Gunde,Daglari ve aziklari 4 Gunde ve son 2 Gunde 7 Gogu Yaratmistir.(Fussilet 9,10,11,12)

Once yeri Sonra Gogu Yaratmistir.(Fussilet 12 Bakara 29 )

Gokler 7 Kattir. (Isra 44 Fussilet 12 Nebe 12 Nuh 15 Mulk 3).

Gokleri direksiz olarak yukseltmis ve yerin ustune dusmemesi icin tutmaktadir. (Lukman 10 Naziat 28 Gasiye 18 Rad 2 Rum 25 Hac 65).

Yakin Gogu Kandillerle suslemis ve karanlikta yol bulunabilsin diye yildizlari koymustur.
(Enam 97 Fussilet 12Mulk 5 Essaffat 6).

Yedi Goge Ay'i nur,Gunesi kandil yapmistir(Nuh 16 Nebe 13 ).

Yeryuzunu uzatip yaymis,Besik,yaygi,yapmis ve sarsilip calkalanmasin diye uzerine denge daglari dikmistir (Nahl 15 Kaf 6-7 Hicr 19 Lukman 10 Fussilet 10 Zariyat 48 Gasiye 19-20 Nuh 19 Enbiya 31 Nebe 6-7 Nazıat 30-32 Rad 3 Bakara 22 )

Gokleri ve yeri yarattigi gundeki yazisina gore allah katinda 4 u haram toplam 12 Ay vardir.(Tevbe 36)

Ilk insani yaratmadan once Melekler ,Cinler ve seytan vardir.(Bakara 30-37 Sad 71),

Ve Meleklere 'Ben Camurdan bir insan yaratacagim demistir.(sad 71 Hicr 28)

Insani kuru Camur,Balcik(Hicr 26 Rahman 14 Enam 2) ,Camur(Sad 71 Secde 7 )

Yapiskan çamur (Saffat 11)

Topraktan olusan ozden(Muminun 12 Rum 20) yaratarak Ruhundan üflemistir(Hicr 29)

Insani spermden(Nahl 4 Yasin 77),aceleden(Enbiya 37 ) .yaratip,Her canli seyi sudan olusturmustur(Enbiya 30)

Kimi karni ustunde,kimi IKI AYAK ,kimi Dort ayak ustundedir.(Nur 45).

Ve Insan dan esini vucuda getirmistir(Nisa 1 Zumer 6 ).

Insanlar ve Cinlerden bircogunu cehennem icin yaratmistir.(Araf 179 Hud 119 Secde 13)

Bu cinler ayni insan gibi kadinlarla cinsel iliski kurabilmektedir ve atesten yaratilmistir.(Rahman 56 Hicr 27)).

Bazi insanlar da Maymun a cevrilmistir.(Bakara 65 Araf 166).

Isa da Adem gibi Topraktan yaratilmistir. (Al Imran 59) .

Allah insan için hayvanlardan 8 es(Zumer 6),2 Koyun,2 Keci,2 Sigir,2 Deve olmak uzere (Enam 143-144)

ve binek icin at katir esek(Nahl 8) olarak hayvanlari da yaratmistir(Nahl 5),

Yeryuzunde uzum,hurma,asma ,zeytin ,nar,ekin, meydana getirmistir.(Nahl 11 Nahl 67 Rad 4 Enam 99).

Nice nesilleri helak edip ,baska nesiller yaratmis(Enam 6)

Nuh dan sonra da bir çok nesli helak etmistir.(Isra 17).

Bir sey yaratmak istedigi zaman 'ol' demekte ve olmaktadir.(Yasin 82 Nahl 40).

Dusunme organi beyin degil kalptir (Hac 46, Araf 179).

Biraz uzun oldu ama tekrar ediyorum, bunlari yazarken burada niyetim kuranin bilim disiliklarini ve 1400 yil oncesinin zihniyetini yansitan ve insan yapisi oldugu izlenimini veren soylemlerini elestirmek degil.

Cunku bu yazida konumuz bu degil.

Bu yukaridaki ayetleri ve yuzlerce benzerlerini siz inancli arkadaslarla tartismaya kalksak, ki forumun gecmis sayfalarinda bu sikca yapilmistir, sizlerin bu ayetlerde soylenenleri mecazi kabul edip yorumlamakta direnerek kuranin bilimle celismedigini, insan yapisi olmadigini, vs. iddia etmeye devam edeceginiz aciktir. Ben burada bu cabayi tekrar etmeyecegim.

Benim burada ustunde durmak istedigim nokta, yukaridaki ve benzeri ayetlerle dolu olan kuran tamamen okundugunda ortaya cikan bir evren ve dunya aciklamasi, bir "dis dunya tasviri" ve bir "paradigma" bulungudur. Bunlar, gunumuz muslumanlari olan sizlerin iddia ettiginiz gibi mecazi anlatimlar da olsa, ilk okuyan biri icin, hele de 1400 yil once okuyan biri icin hic de oyle degildir. Bu ifadelerin, insanlarin zihninde belli fikirler, bilgiler ve sartlanmalar olusturacagi aciktir. Ayrica, goruldugu gibi kuranin bilim kitabi olmayip, bu konularla ilgilenmedigi de dogru degildir.

Yani, inancli kisi ister istemez kendisini bilincaltinda bu dunya tasviri yerlesmis sekilde bulacaktir. Bu da daha onceki yazida bahsettigimiz, bilimle din arasindaki o temel catismalari baslatacaktir.

Gunumuzde catisma sadece Evrim teorisi konusunda kalmis gibi gorunebilir ama cahil kesim icin bu hic de boyle degildir, ve yukarida ornekleri verilmis turde pek cok masala inanan cok sayida insan mevcuttur. Ayrica, yukarida ornegi verilen bir kisim bilgiler artik gunumuzde gecersiz olduklari en cahil kisi icin bile acik seyler oldugundan, inanclinin otomatik tepkisi olan "yorumlama" ve "mecazlandirma" yontemleriyle, zaten bu bilim disi ifadelerin problem yaratabilecek tum yonleri islamin gunumuzdeki yorumundan tumuyle cikarilmistir.

Fakat bunlar islamin gecmisteki yorumunda mevcuttur ve Bilim ve Din yazisinda sozunu ettigim problemlerin islam toplumunda gecmiste de gunumuzde de fazlasiyla yasanmasina sebep olmustur. Yani Islam'in da bilimle bagdasma(ma) konusunda diger buyuk dinlerden farkli bir yonu yoktur.

Bilim dine ragmen gelisir. Cunku dinsel dusunce, insanoglunu son zerresine kadar esir alamaz. Fakat bilim gelistiginde, insanoglunun dinsel dusunceyle bagdasmayan ozellikleri sebebiyle gelisir. Dolayisiyla, Hristiyan dunyasinin islam dunyasindan daha hizli, daha once ve daha fazla gelismesi, hristiyanligin bilimsellik gibi bir konudaki acik ustunlugu degil, ayrintilari ayrica incelenebilecek, bir kismi sosyoekonomik, bir kismi tarihsel, bir kismi da belki gercekten de dinlerin yapi farkiyla ilgili olabilecek cesitli faktorler sebebiyledir. Bu faktorler, (ki bunlarin ayrintilari baska bir uzun tartisma konusu olabilir) hristiyan dunyasinin dinsel dusuncelerinin etkisinden daha once kurtulmasini saglamis, dinsel olmayan ve dinin boyundurugundan cikmis "sekuler" bilgiyi daha once gelistirmelerine sebep olmus, ve bu yolla uygarlikta islam dunyasina fark atmalarini saglamistir.

Mantik
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Geri: Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından tidy 21.07.10 11:45

bir gün peygamber sahabeler ile sohbet ederken duraklamış ve "70 yıldır yuvarlanan taş cehennemin dibine düştü" demiş, sahabiler bunu o an için anlamamış ve de soramamışlar. aralarında şöyle bir sonuç çıkarmışlar: "cehennemin uzunluğu bir taşın 70 yıl düşmesi kadardır" neden sonra peygambere sorumuşlar. o şöyle açıklamış sözlerini: "70 yaşındaki bir kafirin öldüğü haberi geldi, o sebeple böyle söyledim" 19 yy'ın başlarında atesitler kur'an da bulunan bir ayetle ilgili olarak kur'an'ın bilimden uzak olduğu tezini savunmaya başlamışlar. ayette güneşin dünya etrafında döndüğünden bahsediyor ve o zamanın bilimi dünyanın güneşin etrafında döndüğünü söylüyor dolayısı ile kur'an'ın bu gerçeğe ters olduğu ve ilahi bir kitap olamayacağı tezi savunulmaya başlanılmış. bu olay uzun yıllar atesitlerin propagandası olmuş. 20 yy'ın başında bilim, dünyanın güneş etrafında döndüğünü ama aynı zamanda da güneşin de dünya etrafında döndüğünü bulmuştur.peygamber bir gün sahabelerle yemek yerken sahabilerden birinin yemeğine sinek düşmüş ve peygamber sineğin diğer kanadınında yeğeme batırılmasını söylemiş. sineğin bir kanadında diğer kanadında bulunan zehirin antizehiri var çünkü. peygamber mikrobun bile ne olduğunu bilmeyen insanlara bu durumu açıklamamış sadece öyle yapılmasını söylemiş. buna benzer hadis ve ayetler o kadar çok ki...senin yazdığın her ayeti de tek tek tartışalım istersen...ama çok uzar konu...sadece bir iki tanesini söyliyeyim: dünyanın altı günde yaratılmasındaki gün türkçeye çevrilince gün, arapça da ise bir çok manası var, temelde zaman bildiriyor. yani 6 günlük bir zaman dilimi ama buradaki gün kavramı bizim günümüz olmayabilir, apayrı bir gün'de olabilir. işte kur'an'ı mealinden okuyunca bu kadar sığ bakılıyor olaylara...sonra dağların demir kazık olması ise tamamı ile bilimseldir. o zamanın insanlarına ve sonrakilere olayı hiçte öyle uzatıp, kısaltmadan, derin ve uzun açıklamalara girmeden,kafa karıştırmadan, asıl maksattan uzaklaştırmadan mucizevi bir şekilde bir iki kelime ile özetlemiştir. ama asıl söylemek istediğim şu: din imtihandır ve dünyayı imtihan sahası olarak görür. islam da öyle. islam'a göre insanın en önemli hadisesi ne zengin olmak, ne güzel eşle evlenmek, ne kral olup dünyaya hükmetmek, ne iyi bir vatandaş olmak vs. en büyük hadise bu imtihanı kazanmak. herşey bunun üzerine kurulu...islam insanların şekli ile parası ile şusu-busu ile ilgilenmez; ilgilendiği tek şey bu imtihanı kazanmasıdır. o yüzden yaptırımlar koyar, kurallar getirir, öğütler verir, peygamberi öncü yapar. islamda önemli olan bireydir; toplumların kültürü, teknolojisi de öncelikli önemli değildir. çünkü kur'an derdi: "her canlı ölümü tadacaktır" bu dünya geçici bir misafirhaneden başka birşey değildir. bu dünya ile ilgili konulan kuralların hepsi imtihanın kendsiini ile ilgilidir. önemli olan birey ve bireyin kurtuluşudur. o sebeple kur'anda son model bilgisayarları göremezsiniz, teknolojik açıklamalar yoktur, bilimle ilgili üstü kapalı bazı şeylerden bahseder ama bir ayette birçok şey anlatabildiği için aynı ayette dünyanın faniliğinden de bahsedebilir. o harikuladeliği imtihan sırrını bozmadan yapar...yoksa ebu cehil ile ebu bekir'in farkı kalmazdı...

tidy
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Geri: Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından Mantik 21.07.10 11:46

tidy , bilimsel ve dinsel dusunce arasindaki farklara iliskin (ki tum yazdiklarimdaki temel konu odur) hicbir yorum yapmamis, fakat Kuran'dan alinti ayetlerle ilgili apar topar cevaplar yazmissiniz. Bu ayetlerin yorumlanmasiyla ilgili boyle bir tavri bekledigimi de yazmistim yazimda dikkat ederseniz ama bu konularda siz inancli arkadaslardan apar topar gelen bu tur telasli tavirlar, acaba insan yapisi oldugu buram buram kokan bu ayetlerin icyuzunu sizlerin de icin icin gorup, yine de kendinize dahi itiraf edememenizden mi kaynaklaniyor, merak ediyorum.

Fakat ne olursa olsun, isin asli tum soylediklerinizle benim onceki yazilarda yazdiklarimi (yukarida ve Bilim ve Din basligi altinda) dogrulamissiniz. Sadece bu ayetleri yorumlama seklinizle degil, ornegin bir mumin olarak bu dunyadaki fonksiyonunuzun imtihani kazanmak olmasi, vs. gibi konularda da.

Yani her kelimesiyle benim tespitlerimizi dogrular sekilde yazdiginiz yaziniza tesekkurler. Fakat yukarida soylediklerinizle ilgili birkac noktayi belirtmeden gecemeyecegim. Gunesin dunya etrafinda donmesi konusunda ornegin, demek sizin yorumunuza gore, kuranda gunesin dunya etrafinda dondugunu soylerken, sagduyu geregi belirtilmesi gereken ilk ve dogrudan (dolambacli olmayan) bilimsel gercek olan dunyanin gunes etrafinda donmesi konusunu atliyor, ve kalkip yuzyillarca sonra bulunacak ve ancak hassas aletlerin olcebilecegi kadar kucuk bir etkinin urunu olan gunesin de kendi uydulari etrafinda donuyor olmasini ayete konu ediyor, oyle mi? Sakin bu degil de, olayin en basit aciklamasi dogru olmasin? Yani kuranin insan yapisi bir kitap olmasi ve o zamanin insaninin duz mantikla gokyuzunde gordugu gibi, gunesin dunya etrafinda dondugunu dusunmesi, bu yuzden bunun da bu sekliyle kitaba girmesi olasiligini kastediyorum. Hangi aciklama daha basit, daha mantikli, siz dusunun. Ben karismiyorum.

Bu soyledikleriniz bana daha once "Inanclinin Mantigi" basligi altinda yazdigim bazi gozlemlerimi hatirlatti. O yaziyi okumanizi oneririm. Inanclinin zihni, iman konularinda ve diger konularda farkli isler. Bunlari gormek ise cok ilginc ve egitici.

Ayrica, sinegin bir kanadinda zehir, digerinde ise panzehir olmasi konusuna gelince, kusura bakmayin ama o konuda sizi kandirmislar. Yok oyle birsey. Sinegin iki kanadinda da birbirinden farkli birsey yoktur. Isin asli, ikisinde de mikrop vardir. Iste dinsel masallara bu derece bagli olmak, bu devirde boyle hatalar bile yaptirir insana.

Mantik
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Geri: Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından tidy 21.07.10 11:48

inançla inançsızlık arasında sanıldığı gibi uçurumlar büyük farklar yoktur, çoğu zaman çok ince bir perde vardır, hatta saydam bir cam. bazı insanlar o camdan dışarı bakarak etraftaki güzellikleri, hakikatleri görürler; bazıları ise camın üstündeki yağmur lekelerine, sinek pisliklerine takılırlar...o yüzden kur'an inançlı insanları imtihanın son nefese kadar devam edeceği konusunda sık sık uyarır. allah size de hidayet nasip etsin... kur'an ya insan yapısıdır (haşa) ya da yaratıcı tarafından insanları kurtuluşa yöneltmek için gönderilmiş kutsal bir kitaptır. bunun ortası olabilir mi...ortası yoktur... takdir edersin ki insanlara (ve o dönem araplara) gönderildiği için arapçadır. hiçbir ayet diğer bir ayetle çelişmez, 1400 yıldır bir tek harfi bile değişmemiştir, peygambere "bu kitabı sen yazdın" denilmemesi için okuma yazma verilmemiştir, o dönemin arap edebiyatını incelersen kur'an'ın çok farklı olduğunu göreceksin, peygambere şair diyenler çıkmış fakat o dönemin kafirlerinin büyük bir çoğunluğu bile kur'an'ın o zamana kadar gördükleri şiirlerle bir benzerliği olmadığını kabul etmişlerdir. kur'an yaratıcının kelamı olduğu için bir ayette bir çok konuyu anlatabilir, hatta her yüzyılda (her dönemde) o ayetten farklı dersler çıkarılabilinir. bu esneklik kur'an'ın kıyamete kadar insanlara ışık tutmasını sağlar. aslında yazacak çok şey var ama bunları karşılıklı konuşarak anlatmak lazım:) ayrıca peygamber 40 yaşına kadar ki hayatında herkesin saygısını ve sevgisini kazanmış güvenilir, dürüst lakabı ile anılır olmuştur. bir insan 40 yaşına kadar içinde bazı hilekarlıklar (haşa) saklıyorsa bunu belli etmez mi? peygambere ne zaman yalancı(haşa) denilmiştir? sistemi değiştirmeye başladığı zaman; çünkü mekke'nin ileri gelenlerinin kurulu düzenine çok tersti yaptıkları. 1400 yüzyıl öncesinde arabistanın ortasında tek başına birisi çıkıyor ve o barbar arapları eğitiyor. hz ömer önceki hayatında diri diri kızını gömmüşken, müslüman olduktan sonra adaleti ile 1400 sonrasında bile konuşuluyor. peygamberin öğrettiği din bütün dünyaya yayılıyor, kabul görüyor. öğretisi 1400 yüzyıl sonrasında bile dimdik ayakta. bu mucize değilde nedir? nice sahte peygamberler çıkmıştır 1400 yüzyıl boyunca kim başarabilmiş bunu? konu konuyu açıyo diyorum ya yüzyüze konuşmak lazım. kur'an'ı mealinden okuyup "işte kur'an budur" dersen yanılırsın, daha baştan yanlış yaparsın. "ben kimim" "nerden geldim" "nereye gidiyorum" bu üç soru insanlığın en büyük sorunu, kur'an bu sorulara cevabını 1400 yıldır veriyor...

tidy
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine Empty Geri: Din ile Bilimin Bağdaşmadığı Gerçeği Üzerine

Mesaj tarafından Mantik 21.07.10 11:49

Sizin de dediginiz gibi peygambere o donemde bile yalanci da denmistir, deli bir sair de denmistir. Demek ki kendisini takip etmek istemeyeni bile ikna edicek bir yonu yoktu. Yani dogaustu biri degil, sadece insan etkilemede usta bir zeki kisi idi.

"hiçbir ayet diğer bir ayetle çelişmez"

Kuran'daki celiskiler icin su yaziya bakiniz:
https://academia.yetkin-forum.com/ateizm-din-felsefe-f1/kuran-daki-celiskiler-t47.htm

"kur'an'ı mealinden okuyup "işte kur'an budur" dersen yanılırsın, daha baştan yanlış yaparsın..."

Kuran'in mealinden olan bu korkunuz neden, merak ediyorum. Herhangi bir yabanci manzum eseri cevirisinden okudugunuzda, kafiyelerini degil ama anlamini kaybetmediginizi bilirsiniz. Okullarda yabanci dilde yazilmis bilim kitaplarini, hatta siirleri okursunuz. Bunlari okumanin kuran okumaktan ne farki var? Tekrar ediyorum, manzum eserin kafiyesi ve belki anlatimindaki ahenk, ya da sanat kaybolabilir baska dile cevirdiginizde, ama anlaminin kaybolmasi icin ne sebep var?

Sakin dini liderler, muritleri kurani okurlarsa icinde ne yazdigini ogrenecekler, hic de olaganustu bir yonu olmadigini gorecekler, boylece de otoriteleri sarsilacak diye kendi dilinizde okumanizi istemiyor olmasinlar? Biraz dusunun.

Mantik
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz